Toplumsal cinsiyet eşitliği, kadınların ve erkeklerin eşit haklara, fırsatlara ve kaynaklara erişim sağlamasını ifade eden bir kavramdır. Ancak dünya genelinde kadınlar ve kız çocukları hâlâ cinsiyet ayrımcılığına, şiddete, ekonomik eşitsizliklere ve toplumsal dışlanmaya maruz kalmaktadır. Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SDG) içinde yer alan Toplumsal Cinsiyet Eşitliği başlığı (SDG 5), kadınların ve kız çocuklarının güçlendirilmesini ve her türlü ayrımcılığın sona erdirilmesini amaçlamaktadır. Bu yazıda, toplumsal cinsiyet eşitliğinin önemi, bu hedefe ulaşmak için yapılması gerekenler ve bu sürecin nasıl hayata geçirilebileceği incelenecektir.
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Hedefi (SDG 5)
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği başlığı (SDG 5), 2030 yılına kadar kadınlara ve kız çocuklarına yönelik her türlü ayrımcılığı sona erdirmeyi, onları güçlendirmeyi ve eşit haklar ile fırsatlar sunmayı hedefler. Bu hedef, toplumsal yapılar, iş hayatı, sağlık, eğitim, siyaset gibi birçok alanda kadınların karşılaştığı engelleri ortadan kaldırmayı amaçlar. SDG 5, kadınların ve kız çocuklarının daha eşit bir dünyada yaşamasını sağlamak için geniş kapsamlı bir vizyon sunar.
Bu hedefin alt başlıkları şunları içerir:
- Kadınlara ve kız çocuklarına yönelik her türlü şiddetin sona erdirilmesi: Aile içi şiddet, cinsel şiddet, insan ticareti gibi sorunların ortadan kaldırılması.
- Çocuk yaşta evliliklerin ve zararlı uygulamaların sona erdirilmesi: Kız çocuklarının erken yaşta evlenmesini önlemek ve cinsel istismarı durdurmak.
- Eğitim ve sağlık hizmetlerine eşit erişim sağlanması: Kadınların eğitim ve sağlık hizmetlerinden erkeklerle eşit şartlarda faydalanması.
- Ekonomik ve siyasi alanda kadınların güçlendirilmesi: Kadınların ekonomik fırsatlara erişiminin artırılması, iş hayatında eşit temsil ve politik süreçlerde karar alma mekanizmalarına katılımının teşvik edilmesi.
- Ev içi iş yükünün eşit paylaşılması: Evdeki sorumlulukların kadınlar ve erkekler arasında adil bir şekilde dağıtılması.
Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini Sağlamak İçin Atılabilecek Adımlar
Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak uzun vadeli bir çaba gerektirir ve bu süreçte hükümetler, sivil toplum kuruluşları, şirketler ve bireyler birlikte çalışmalıdır. Aşağıda, toplumsal cinsiyet eşitliğine katkı sağlamak için uygulanabilecek bazı stratejiler yer almaktadır.
- Kadınlara Yönelik Şiddetle Mücadele
Dünya genelinde milyonlarca kadın, fiziksel, psikolojik ve cinsel şiddete maruz kalmaktadır. Kadına yönelik şiddet, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin en temel göstergelerinden biridir ve bu sorunu ortadan kaldırmak, kadınların güçlendirilmesi açısından kritik bir adımdır.
- Kadına yönelik şiddetle mücadelede yasal düzenlemeler yapılmalı, mağdurlar için koruyucu mekanizmalar oluşturulmalı ve şiddeti önlemek amacıyla eğitim ve farkındalık kampanyaları düzenlenmelidir. Toplumda cinsiyet temelli şiddetin tolere edilmemesi için kapsamlı sosyal programlar geliştirilmelidir.
Örnek: İspanya, kadına yönelik şiddetle mücadelede kapsamlı bir yasal düzenleme olan Cinsiyet Temelli Şiddet Yasasını kabul etmiş ve bu sayede kadına yönelik şiddetin azalmasında önemli ilerlemeler kaydedilmiştir.
- Eğitimde Cinsiyet Eşitliğinin Sağlanması
Eğitim, kadınların ve kız çocuklarının toplumsal hayata katılımını artırmanın ve ekonomik bağımsızlıklarını kazanmalarının en önemli aracıdır. Ancak, birçok ülkede kız çocukları eğitimde eşitsizliklerle karşılaşmaktadır. Okula gitmeyen çocukların büyük bir kısmı kızlardır, bu da onların ilerleyen yaşlarda fırsat eşitliğine erişimlerini zorlaştırmaktadır.
- Eğitimde fırsat eşitliği sağlamak, kız çocuklarının okula gitmelerini teşvik eden programlar oluşturmak ve erken yaşta evliliklerin önüne geçmek için ailelerle iş birliği yapmak gereklidir. Ayrıca, kız çocuklarının STEM (Bilim, Teknoloji, Mühendislik ve Matematik) gibi erkek egemen alanlarda daha fazla yer almalarını teşvik eden projeler de desteklenmelidir.
Örnek: Malala Yousafzai’nin savunduğu Malala Fonu, dünya genelinde kız çocuklarının eğitime erişimini desteklemek için projeler geliştirmekte ve milyonlarca kız çocuğunun okula devam etmesine katkı sağlamaktadır.
- Kadınların Ekonomik Güçlendirilmesi
Kadınların ekonomik hayatta eşit bir şekilde yer almaları, hem bireysel özgürlüklerinin sağlanması hem de toplumsal kalkınma açısından büyük bir öneme sahiptir. Ancak, birçok ülkede kadınlar iş gücüne erkeklerle eşit koşullarda katılamamaktadır. Kadınların daha az ücret alması, düşük ücretli işlerde çalışması ve üst düzey pozisyonlara erişememesi yaygın bir sorundur.
- Kadınların ekonomik fırsatlara erişimini artırmak için kadın girişimciliği desteklenmeli, mikro kredi sistemleri genişletilmeli ve iş yerlerinde cinsiyet temelli ücret farkları ortadan kaldırılmalıdır. Ayrıca, kadınların iş gücüne katılımını teşvik eden yasalar ve iş yerlerinde cinsiyet eşitliğini sağlayan politikalar oluşturulmalıdır.
Örnek: Ruanda, kadınların ekonomik hayatta daha fazla yer almasını teşvik eden politikalarıyla dünya genelinde kadın istihdam oranının en yüksek olduğu ülkelerden biridir. Kadınların mikro kredi sistemleriyle iş kurmaları teşvik edilmiş ve tarımsal üretimde kadınların rolü artırılmıştır.
- Kadınların Karar Alma Süreçlerine Katılımının Artırılması
Kadınların siyasi alanda ve karar alma mekanizmalarında yeterince temsil edilmemesi, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin en yaygın örneklerinden biridir. Kadınların siyasi süreçlere katılımı, sadece demokrasiyi güçlendirmekle kalmaz, aynı zamanda toplumsal sorunların daha kapsayıcı ve adil bir şekilde ele alınmasını sağlar.
- Kadınların siyasette ve karar alma mekanizmalarında daha fazla yer alması için kotalar uygulanabilir, kadın adaylar desteklenebilir ve toplumsal cinsiyet farkındalığını artıran programlar geliştirilebilir.
Örnek: İsveç, toplumsal cinsiyet eşitliğini teşvik eden politikalarıyla kadınların siyasi temsiliyet oranını artırmış, parlamentodaki kadın milletvekili oranı %45’e ulaşmıştır.
- Ev İçi İş Yükünün Eşit Paylaşılması
Ev işlerinin ve çocuk bakımının büyük bir kısmı, dünya genelinde kadınlar tarafından karşılanmaktadır. Bu durum, kadınların iş gücüne katılımını engelleyen ve ekonomik bağımsızlık kazanmalarını zorlaştıran en önemli faktörlerden biridir. Ev içi işlerin eşit bir şekilde dağıtılması, toplumsal cinsiyet eşitliği açısından kritik bir adımdır.
- Evde iş yükünün eşit paylaşılması, erkeklerin daha fazla sorumluluk almasıyla mümkün olabilir. Bu süreçte toplumda farkındalık yaratmak ve ev içi sorumlulukları eşit dağıtmaya teşvik eden politikalar geliştirmek gereklidir. Ebeveyn izni politikaları bu konuda önemli bir role sahiptir.
Örnek: İzlanda, babaların çocuk bakımına katılımını artırmak amacıyla uyguladığı ebeveyn izni politikaları sayesinde ev içi iş yükünü daha dengeli bir şekilde paylaşmayı başarmış ve kadınların iş gücüne katılımını artırmıştır.
Gerçek Hayattan Bir Örnek: Kadın Girişimciliği Destek Programları
Hindistan’da uygulanan Self Employed Women’s Association (SEWA), kadınları ekonomik olarak güçlendirmek amacıyla oluşturulmuş bir mikro kredi ve iş geliştirme programıdır. SEWA, düşük gelirli kadınlara iş kurmaları için küçük krediler vererek onların ekonomik bağımsızlık kazanmalarına yardımcı olmuş ve kadınların iş gücüne katılımını artırmıştır. Bu program, kadınların kendi işlerini kurmalarını teşvik ederek ekonomik kalkınmaya önemli katkılar sağlamıştır.
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği (SDG 5), Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları içinde yer alan ve kadınların ve kız çocuklarının güçlendirilmesini hedefleyen temel bir hedeftir. Bu hedef, kadına yönelik şiddetin sona erdirilmesi, eğitimde ve iş gücünde fırsat eşitliği sağlanması, karar alma süreçlerine kadınların katılımının artırılması gibi birçok alanda kapsayıcı bir vizyon sunar.
Kadınların ve erkeklerin eşit haklara sahip olduğu bir dünya yaratmak mümkündür. Bu süreç, sadece yasal düzenlemeler ve politikalarla değil, aynı zamanda toplumun her kademesindeki bireylerin desteğiyle mümkündür. Toplumsal cinsiyet eşitliği, hem bireysel özgürlükleri hem de toplumsal refahı artıran bir temel haktır ve bu hedefe ulaşmak, sürdürülebilir bir geleceğin anahtarıdır.